Rüya Kapıları

Ev, bir rüya görürdü. Bacasından ağır ağır dumanların yükseldiği, pencerelerinde tül perdelerin güneşle oynadığı, eski şöminenin önünde bir kedinin uyukladığı bir rüya. Bazı geceler bir kadın da olurdu düşünde. Yemek pişirirken şarkılar mırıldanan, uzaklara bakınca gözleri hüzünle gölgelenen bir kadın. Ev, melodiyle kendinden geçerken soğuk bir rüzgâr esmeye başlardı ansızın. Ne mevsim dinlerdi ne saat. Rüzgâr kıskançtı ve güzel olan her şeyi yok etmeden dinmeyeceği bilinirdi. Kedi de bilirdi bunu. O yüzden miskin miskin şöminenin önünden kalkar, uyuyabileceği başka bir düşe yürürdü.

Kadın, bir rüya görürdü. Göl kenarında bir evinin olduğu, sabahları balkonundan odasına dolan yasemin kokusuyla uyandığı, mutlu olduğu, terliklerinin üstünde bir kedinin uyuduğu bir rüya. Kâbus gördüğü de olurdu. Karanlıkta bir gökdelenin çatısında dikilirdi o vakitler. Yükseklikten korktuğu hâlde aşağı bakmaya çalışırdı. Kime ait olduğunu bilmediği bir ses, yükseklik diye bir şeyin olmadığını ve küçük bir adım atarsa söylediklerinin doğru çıkacağını söylerdi. Kadın tereddüt eder gibi davransa da uzun sürmezdi bu hâli ve sonunda kanardı bu sözlere. Çok geçmez, uykusunda huzursuzca kollarını bacaklarını sallardı. Kedi bu ânı bilirdi. O yüzden yumuşak terliklerin üstünden kalkar ve başka bir düşe yürürdü.

Göl, bir rüya görürdü. İçinde rengârenk balıkların yüzdüğü, bir kadının kıyısında ayaklarını ıslattığı, denizi kıskandıracak büyük dalgalara sahip olduğu, kenarda bir kedinin uyuduğu bir rüya. Bazen kadın ayaklarını hızla çırpmaya başlardı suda. Balıklar korkuyla kaçışırken yönlerini şaşırıp kıyıya atarlardı kendilerini. Hareketlenen gölün halkaları genişleye genişleye kedinin patilerine kadar ulaşırdı. İrkilerek uzaklaşırdı kedi. Başka bir düşe yürümek istemezdi.

Kedi, rüyalardan yorulduğu için bir hamlede masanın üstüne atladı. Akvaryum olan kâseyi yavaşça kenara itti. Minicik suda başıboş yüzen Japon balığıyla göz göze geldiler. Kedinin niyetini anlamayacak kadar alıktı gözleri. Kedi duraksadı, bekledi. Sonra sıkılıp bir hamle daha yaptı. Akvaryumun uçuşunu ve gürültüyle yerde parçalanmasını seyretti. Geri yürüyüp masanın ortasına yattı. Saatlerce uyudu ve rüyasında düş gören bir ev gördü.