1. 1889 yılında Kahire’de doğan Yakup Kadri, 1974 yılında Ankara’da vefat etmiştir. Tanzimat döneminden itibaren edebî kamuda yerini alan yazar hem siyasetle uğraşmış hem de sahada çalışan bir diplomat olarak görev yapmıştır. Millî Mücadele yıllarından itibaren farklı vilayetlerde farklı görevlerde bulunmuş olsa da yazı merkezinin kapsamında daha çok İstanbul yer almıştır.
2. Arkadaşlarıyla 1932 yılında çıkardıkları Kadro dergisi dönemin salt siyasi iklimiyle karşılıklı etkileşime girerek çeşitli tartışmalara sebep olmuştur. Üç yıl boyunca faaliyet gösteren dergi dönemin şartları, siyasi kimlik noktasında yeni bir tavır ve tanıma ihtiyaç olması, tartışma ikliminin henüz tam anlamıyla meydana gelememesi sebebiyle kapatılmış, ardından da Yakup Kadri yurt dışına görevlendirilmiş, Tiran, Tahran, Prag, Lahey gibi şehirlerde büyükelçilik yapmıştır.
3. Romancılığının yanında Cumhuriyet öncesinde adım attığı gazetecilik mesleğinde de ülkenin önde gelen simalarından biri olmuştur. Birçok gazetenin baş yazarı ve imtiyaz sahibi olarak devrin şartları gereğince çeşitli siyasi yazılar yazan yazar, Millî Mücadele başladıktan sonra uzun bir süre ülkenin bütünlüğünü korumak adına yazdığı edebî yanı zayıf olan çeşitli yazılarla geniş kitlelerce tanınmıştır.
4. Yakup Kadri’nin edebî hayatı, arkadaşı Şehabeddin Süleyman’ın teşviki neticesinde Fecr-i Ati’ye girmesiyle başlar. Yayımlanan ilk metni Nirvana adlı piyestir. Daha çok eleştiri metinleriyle yazı hayatına başlayan Yakup Kadri’nin çeşitli yazıları Çığır, Dergâh, Genç Kalemler, Güzel Sanatlar Mecmuası, Hayat, İctihad, İnci, Jâle, Meydan, Muhit, Musavver Muhit, Musavver Eşref, Musavver Hâle, Peyâm-ı Edebî, Nevsâl-i Millî, Resimli İstanbul, Rübâb, Servet-i Fünûn, Şebâb, Şiir ve Tefekkür, Tercüman, Tercümân-ı Hakîkat, Türk Yurdu, Varlık, Yeni İstanbul, Yeni Mecmua, Yeni Nesil gibi gazete ve dergilerde çıkmıştır.
5. Fecr-i Ati’nin etkisiyle sanat hayatında bireyselliği ön plana alan Yakup Kadri, sonrasında meydana gelen Balkan Savaşları ve 1. Dünya Savaşı neticesinde ciddi bir sorgulama safhası geçirmiş; bu dönemden 1950’li yıllara kadar sosyal ve siyasi konuları eserlerinin merkezine almaktan çekinmemiştir. Yakup Kadri’ye göre şahsi bir sanat anlayışı ancak bir memleket düze çıkabilirse mümkün olacaktır. Kaosun, krizin, savaşın olduğu bir coğrafyada tüm bu olumsuzlukları görmemek bir muharrir için katlanılabilir bir durum olmamakla birlikte acı sonuçlar doğuran utanılası vesikalar olacaktır.
6. Bir dönem yazdığı şiirlerinde ve bazı edebî metinlerinde tasavvufun neşesi ve felsefenin düşünsel yanı yer alsa da sonraki dönemlerde daha natüralist bir çizgiye evrilen yazarın yazı hayatındaki en büyük kırılmalardan biri Yahya Kemal etkisinden çıkmış olmasıdır. Yahya Kemal’in sanatın salt estetik yönüne odaklandığı dönemdeki bu tavır Yakup Kadri’nin bir dönem benimsediği görüş olmuş olsa da sonrasında meydana gelen toplumsal çözülmeler onu başka bir bakış açısına sürüklemiştir.
7. Yakup Kadri’nin tüm romanları içerisinde ayrı bir yeri olan eser Yaban’dır hiç şüphesiz. Yaban’ın baş karakteri Ahmet Celal, 1. Dünya Savaşı sırasında yedek subay olarak görev yaparken bir kolunu kaybeder ve emir eri Mehmet Ali’nin davetiyle onun köyüne doğru yol alır. Bu köy Porsuk Çayı civarında bir köydür. Romanın diğer romanlardan ayrılma sebebi ise Yakup Kadri’nin ilk kez Anadolu’yu bir eserinde işlemiş olmasındandır. Her ne kadar yazar o günün Anadolu topraklarında canlı bir şahit olarak yer alsa da romanında Anadolu’yu basit, alelade bir yer olarak tarif eder. Ona göre burası doğru hiçbir şeyin olmadığı bir coğrafya, terk edilmiş bereketsiz bir arazi, ayaza çalan bir gece gibidir. “Geceler ıssız, çıplak Anadolu yaylasını daha ziyade garipleştirir. Bu ıssız ışıksız topraklar, gökyüzünün altın mozaikli muhteşem kubbesi altında ezilir, erir yok olur. O kadar yok olur ki bunun içinde siz kendinizi çoktan ademe inmiş bir gölge gibi farz edersiniz. Hayat denilen şey, gür kalabalık pırıl pırıl yukarıdadır. Sanki arzın üstündeki medeni şehirlerden biri tersine dönüp tepeden size bakıyor.”
8. Hep O Şarkı, tıpkı Kiralık Konak gibi yukarıda bahse konu olan İstanbul’un şaşalı, ışıltılı hayatını anlatan diğer romanlarına benzer karakterdedir. Bu karakter Yakup Kadri romanının ana omurgasını oluşturan çatışma unsurunu içine alır. Yitip giden aşklar, yalı hayatları, seçkin zümrenin hayata bakışı, dönemin siyasi iklimi gibi konular yazarın daima gündemindedir. Hep O Şarkı bir hatırat-roman şeklinde kurgulanmış amansız bir aşkı konu alır. Münire ve Cemil Bey arasında gidip gelen talihin bir türlü kavuşturamadığı sonunun ise bir hüsran çağına döndüğü garip bir o kadar da acıklı bir roman…
9. Yakup Kadri’nin pek de bilinmeyen özelliklerinden biri de şiirler yazmış olmasıdır. Erenlerin Bağından ve Okun Ucundan adında iki şiir kitabı bulunan yazar nesirlerindeki başarıyı şiirlerinde yakalayamamış sade duygusal tarzda yer yer düz yazıya yakın şiirler kaleme almıştır.