Modern Kimyanın Babası Cabir Bin Hayyan

Miladi 721 yılında Horasan’ın Tus şehrinde yaşayan Hayyan adlı eczacıya bir oğlu olduğu müjdelendiğinde sadece bir hane dünyaya yeni gelen bu çocukla şenlenmiyor, aynı zamanda dünyada bilimi omuzlayarak insanlığın yararına ileri taşıyacak bir âlimi kazanmış oluyordu. Yeni doğan bu çocuğun adını Cabir koyan babası dönemin siyasi karışıklığında 725 senesinde idam edilince Cabir de daha küçük bir çocuk iken yetim kalacaktı.

Hayatı hakkında pek az şey bilinen bu büyük âlimin yaşamının önemli bir kısmını Kufe’de geçirdiği tarihî kayıtlarda mevcuttur. Cabir bin Hayyan, kendisini eğiten hocalarının adını dile getirdiği için onu eğiten bu isimlerden birkaçı günümüze ulaşmıştır. Harbî el-Himyeri, adını bilmediğimiz ama lakabı Üzünü’l-Himar el-Mantıki ve Marinos’un öğrencisi olan bir rahip bunlardan bazılarıdır. Fakat Cabir bin Hayyan için hocalarından en önemlisi Kufe şehrinde tanıdığı, Hz.Peygamber’in torunu büyük âlim Cafer es-Sadık idi. Hocasını “hikmetin kaynağı” diye niteleyen Cabir bin Hayyan, büyük ölçüde zihnini hocasının kendisine aktardıklarıyla şekillendirdi. Cabir bin Hayyan, gerek hocası Cafer es-Sadık’ın ilminin etkisi gerekse de içinde bulunduğu ortamın elvermesiyle kimya araştırmalarına yöneldi. Cabir bin Hayyan, kimya alanında çalışmalarını geliştirmek için bir süre sonra Bağdat’a gitti. O dönemde Bağdat’ta Abbasilerin vezirlerini çıkaran ünlü Bermeki ailesinin desteğiyle uzun süre bilimsel çalışmalar yaptı. Yine kaynaklardan anlaşıldığına göre uzun süreli seyahatlere de çıkarak; Suriye, Mısır ve Hindistan’da da bulundu. Fakat Bağdat’ta siyasi çekişmeler sonucu Bermekilerin devlet yönetiminden uzaklaştırılmasından sonra tekrar Kufe’ye döndü ve ölümüne dek burada yaşadı.

Peki Cabir bin Hayyan bilim tarihinde nasıl bir iz bırakmıştı?

Modern Kimya Biliminin Babası

Cabir İbn Hayyan’ın adının Boyle, Priestley ve Lavoisier gibi modern kimyanın kurucu babaları ile birlikte anılması boş yere değildir. Çünkü insanların sadece simya ile uğraştığı Orta Çağ’da adı geçen Batılı kimyacılardan asırlar önce deneysel yöntemi kullanan Cabir bin Hayyan’a modern kimya biliminin babası deniliyordu.

Cabir bin Hayyan kimya alanında yaptığı bilimsel çalışmalarda deneysel yöntemin önemini kavramış ve başarıyla uygulamıştı. O, Muhtaru Resaʾil adlı eserinde Batı’da ancak XVIII. ve XIX. asırlarda duyabileceğimiz ifadeyi açıkça dile getirmişti: “Bu kitapta duyduklarımızı, bize söylenenleri yahut okuduklarımızı değil ancak tecrübe ettikten sonra gözlediğimiz şeylerin özelliklerini zikrettik.”

Bu Müslüman âlim, çalışmaları sonucunda pek çok kimyasal bileşiğin, deneylerde kullanılan çeşitli aletlerin ve kimyasal deneyin de geliştiricisi olmuştu. İşte tam olarak bilim tarihçileri tarafından modern kimyanın kurucusu kabul edilmesinin bir nedeni de bu oldu.

Cabir bin Hayyan’ın Teorileri

Cabir bin Hayyan’ın çalışmalarının temeli doğal olarak Antik Çağ’dan Modern Çağ’a kadar geçerliliğini korumuş olan doğa felsefesine dayanmaktaydı. Bu felsefe, küçük âlem (insan) ile büyük âlem (kâinat) anlayışına ve semavi güçlerin yeryüzündeki etkileri düşüncesine dayanıyordu. Ayrıca Cabir bin Hayyan ölçme ve deneye büyük önem vererek Pisagor’un izinden ilerlemişti. Cabir, maddi âlemde matematiğe dayanan bir düzen bulunduğunu savunuyordu.

Cabir bin Hayyan’a göre tüm madenlerin aslı, gezegenlerin yeryüzündeki işaretleridir ve bu yönleriyle yalnızca yeryüzüne ait olmayan birer özden ibarettir. O, bütün madenlerin kükürt ve cıvanın farklı oranlar ve gökten gelen etkiler altında birleşmesinin neticesinde oluştuğunu iddia ediyordu. İşte bu karışımlar sonucu oluşan madenlerin en mükemmeli altındı. Madenlerin fiziki olduğu kadar ruhsal özelliklere de sahip olduğunu söylemesi günümüz insanı için garip gelebilir ancak her maddenin bir titreşime sahip olduğu gerçeğini asırlar öncesinden ancak bu ifadelerle dillendirmişti belki de.

Cabir bin Hayyan’ın bir diğer çalışması da maddelerin sınıflandırılmasıydı. Bu sınıflandırmaya göre maddeler üç gruba ayrılıyordu; ruhlar (ateşte tamamen uçucu maddeler), metaller (çekiçle dövülebilen ses ve parlaklığa sahip maddeler), cisimler (eriyebilen veya erimeyen maddeler).

Cabir bin Hayyan’ın Günümüze Katkıları

Metallerin işlenmesi, kumaş ve deri boyanması, dayanıklı kumaş yapımı, altın üzerine yazı yazmak için altın pirit kullanımı ve asetik asidin yoğunlaştırılması için sirke damıtılması, cam yapımı tekniklerinin geliştirilmesi gibi kimya sanayi ile ilgili önemli çalışmalar yaptı. Bunun yanında çeşitli metallerin kullanılma, oksitlenme konularıyla birlikte arsenik gibi zehirli maddelerin yapılarını inceledi ve izah etti. Kimya biliminin olmazsa olmazı sayılan damıtıcı imbiğini icat etti.

Bir diğer önemli keşfi de “kral suyu”nun (aqua regia) üretimi oldu. Kral suyu, özellikle önemlidir çünkü kimya alanında pek çok asit bulunur ama asitler, platin ve altın gibi maddeleri çözemez. İşte Cabir bin Hayyan’ın bilime armağan ettiği kral suyu, başta altın ve platin gibi oldukça güçlü metallerle etkileşime girebiliyor ve bunları çözebiliyordu.