Abbasi Devleti’nin, Emevi hanedanına son vermesi ile Emevi hanedanından Abdurrahman, İspanya’ya giderek burada 756 yılında Endülüs Emevi Devleti’ni kurdu. Müslüman hükümdarlar tarafından destek ve himaye gören Endülüslü Müslümanlar, kısa sürede sanat ve mimari başta olmak üzere tıp, hukuk, felsefe gibi birçok alanda değerli eserler ortaya koymaya ve dünya medeniyetine öncülük etmeye başladılar.
Öyle ki Orta Çağ’da bilimsel çalışma yapmak ya da eğitim görmek için Avrupa’nın farklı yerlerinden Endülüs’e öğrenciler gelmekteydi. Avrupalılar, İslam medeniyetinin öncülük ettiği bilimsel gelişmeleri Endülüs okullarına gönderdikleri öğrenciler aracılığıyla öğreniyor, kurdukları tercüme merkezlerinde Arapça eserleri Latinceye çeviriyorlardı. Fakat bu ışıltılı yılların da elbette sonu geldi. Müslümanlar arasında ortaya çıkan politik çekişmeler ve ayrışmalarla ülke pek çok küçük devlete bölündü. İşte tam bu hengâmede Müslüman bir bilgin tüm bu siyasi çalkantıları umursamadan bilimsel çalışmalarına devam ediyordu. Bu bilgin, Endülüslü botanik âlimi İbnü’l-Avvam idi.
Orta Çağ’ın En Ünlü Botanik Uzmanı
Hayatına dair Endülüs’ün İşbilliye (Sevilla) şehrinde doğduğundan başka bir bilgi yoktur. Ama çalışmaları hakkında elimize ulaşan bilgi, onun ne kadar önemli bir bilgin olduğunu aydınlatmaya yeterlidir.
Tarihte yaşamış Müslüman bilginler anlatılırken daha çok tıp, astronomi ve mekanik konusunda çalışma yapanların öne çıkarıldığı bir gerçektir. Fakat tarihçilerin Orta Çağ olarak adlandırdığı ve İslam medeniyetinin bilim ve teknikte insanlığa rehberlik ettiği bu dönemde, farklı alanlarda çalışan Müslüman bilginlerin de olduğu gözden kaçırılmamalıdır. İşte bunlardan birisi de başta ziraat olmak üzere tıp ve eczacılık konusunda çalışan İbnü’l-Avvam’dır. Onun bilhassa tarım ve hayvancılık alanında bilimsel çalışmalar yaptığı ve çağının çok ötesinde görüşler ortaya koyduğu pek bilinmez. Bu alanda yazdığı Kitabü’l-Filaha adlı eser, tarım ve hayvancılık üzerine o güne kadar yazılmış en kapsamlı eserdir.
Peki, neden bu konu?
Botanik Biliminin Önemi
Çünkü tarım, daha az emekle daha çok besin elde etmeyi sağlamanın verimli bir yoluydu. Ekilmiş tohumlar aynı boyutlardaki bir arazide dağınık olarak bulunan yabani kökler ve yemişlerden çok daha fazla mahsul veriyordu.
Tarım faaliyetleri hem hayatta kalmamız için bize kolay mahsul veriyor hem de mahsuller saklanabildiğinden insanlara boş zaman imkânı sunuyordu. Bu sebeple medeniyeti farklı alanlarda yükseltecek olan insanların yetişmesine ve medeniyet kurumlarının inşasına alan açıyordu.
Bunun yanında bu faaliyetin diğer bir gerekçesi de İslam medeniyetinin genişleyen sınırlarıdır. Artan nüfusun yeme ihtiyaçlarını karşılamak ve şehirleşmeyle ortaya çıkan hastalıklara çare aramak amacıyla bitkilerin ne şekilde ve ne amaçla kullanılacağı önemliydi. İşte bunun farkında olan Müslüman bilgin İbnü’l-Avvam, bütün ilgisini bu alana verdi. O, daha önceki bilgileri çeşitli kaynaklardan derleyerek bir araya getirdi. Tarım alanında ortaya koyduğu teknik ve yöntemlerle herkesin faydalanabileceği sistemli bir eser yazdı. Bu çalışmaları yaparken verdiği bilgilere özellikle kendi gözlemlerini de katarak sistemini teoriden çıkarıp canlılığa kavuşturdu. İbnü’l-Avvam’ın deneysel yöntemi tercih etmesi eseri daha çarpıcı hâle getirmiş ve eserin sadece yazılmak için yazılmadığını göstermiştir. İşte bugün bize ulaşan değerli çalışması Kitabü’l-Filaha adlı eser tüm bu çalışmaları öğrenmemizi sağlamakta.
Bilimsel Tarım Rehberi: Kitabü’l-Filaha
Yazara göre “filaha” kavramının anlamı yeri ıslah etmektir. Bu bilimsel tarım rehberini otuz beş bölüm hâlinde düzenlemiştir. İlk otuz bölüm bitkilerin, kalan beş bölüm ise evcil hayvanların yetiştirilmesine ayırılmıştır. Tarımla ilgili bölümde tam beş yüz seksen beş bitki tanıtılmıştır. Bu bölümde tarımın nasıl yapılması gerektiği, toprağın yapısal özellikleri, gübreleme teknikleri, ağaç ve üzüm kütüklerinde meydana gelen hastalıklar ve nasıl tedavi edileceği gibi önemli bilgiler yer almaktadır.
İbnü’l-Avvam çok ilginç bir yaklaşımla göksel olayların ziraatla yakından bağlantılı olduğunu tespit etmiştir. Tarım işlemlerinde başlangıç ve bitişin gök cisimlerinin hareketlerine göre takvimlendirilmesi gerektiğini söylemiştir. Bu konuda ilgi çekici bir örnek de verir. Mesela kuyudan gelecek suyun verimliliğini artırmak için yapılan karışım, bir gece Ay’a ve yıldızlara karşı açık bir biçimde bekletilmesinin ardından suya karıştırılmalıdır. Ayrıca birçok ağaç ve bitkinin ekim ve dikim işlemleri sırasında Ay’ın ışığının fazla olduğu zamanların beklenmesi önermektedir.