İşte O Sahne!

“Ya Rabbi! Seni kendime vekil yapıyor, azametin karşısında yüzümü yere sürüyor, uğrunda cihat ediyorum. Ey Allah’ım! Niyetim halistir, bana yardım et… Biz ne kadar az olursak olalım, onlar (Bizanslılar) ne kadar çok olurlarsa olsunlar, bütün Müslümanların minberlerde bizim için dua ettikleri şu saatte kendimi düşman üzerine atmak istiyorum. Galip gelirsek arzu ettiğimiz sonuç gerçekleşmiş olur, yenilirsek şehit olarak cennete gideriz. Bugün burada, ne emreden bir sultan ne de emir alan bir asker var; ben de içinizden biri olarak sizinle birlikte savaşacağım; benimle gelmek isteyenler peşime düşsünler, istemeyenler serbestçe geri dönebilirler.”

Sultan Alparslan*

*Sultan Alparslan, Büyük Selçuklu Devleti’nin ikinci hükümdarıdır. Çok cesur, yiğit anlamında “Ebu Şüca”; kudret, azamet sahibi “Adudüddevle”; devletin pazusu, koruyucusu anlamında ve adaletinden dolayı “Sultanü’l-Adil”; komutasındaki askerlerin zaferiyle sonuçlanan Malazgirt Zaferi’nden sonra aldığı “Ebu’l-Feth” gibi birçok ünvanla anılmıştır. Malazgirt Savaşı, Büyük Selçuklu Devleti ile Bizans İmparatorluğu arasında yapılan ve Türklere Anadolu’nun kapılarını açan meydan muharebesidir. 200. 000 kişilik Bizans ordusuna karşılık, 50. 000 kişiden ibaret olan Selçuklu ordusunun Turan Taktiği’ni uygulandığı ve Bizans’ı ağır bir yenilgiye uğrattığı bu muharebe, Türk ve dünya tarihinin dönüm noktalarından birini oluşturur. Yukarıdaki metin, 26 Ağustos 1071’de cuma namazını kıldıktan sonra, “Ölürsem kefenim olsun.” dediği beyaz bir elbiseyle askerinin karşısına çıkan ve ilk hücumu başlatan Alparslan’ın o ünlü konuşmasından alınmıştır.