Eskilerin çocuklara rakamları öğretmek için farklı farklı ifadeler kullandığına, onların diline yaklaşmaya çalıştığına şahit olmuşsunuzdur. Bir, iki, üç, dört, beş yerine ellerindeki parmakları göstererek bir, eki, uç, dürt, baş derler. Bu sebepten olsa gerek dört rakamı ile “dürtmek” fiilinin bir bağlantısının olup olmadığı hep merak konusudur. İlle de bir bağlantı kurmak gerekirse elbette bir anlam verilebilir ancak etimoloji böyle bir ilişkinin mümkün olmadığını söylüyor.
Dört rakamı matematiğin dışında kültürel ögelerimizde de sık sık karşımıza çıkar. Mesela, bir işin kusursuzluğunu ifade etmek için “dört dörtlük olmalı” deriz. Dört başı mamur, dört dönmek, dört köşe de kullanılan deyimlerden bazıları.
Tabiatta çoğu unsur dörde bölümlenmiş. Mesela mevsimler dört tanedir: İlkbahar, yaz, sonbahar, kış. Temelde dört yön vardır: Kuzey, güney, doğu, batı. Kâinat ise dört temel elementten oluşur: Ateş, hava, su, toprak.
Dört kelimesinde –bilmem farkında mısınız– bir sistemlilik, bir bütün olma durumu, bir tabiilik hâkim. Bu bilgiler bir yana, dört kelimesi ifade zorluğundan mı yoksa içindeki seslerden mi bilinmez yabancı bir dilden gelmiş hissiyatı uyandırır. Ama dört, Türkçe bir kelimedir. Orhun Yazıtları’nda “tört” olarak kullanılmış. Söylene söylene “tört” olmuş “dört.”
Dört kelimesinin sadece Türkçesini değil Farsçasını hatta Fransızcasını da farkına varmadan kullanırız. Farsça dört demek olan “çehar” kelimesini birkaç alan dışında kullanmayız. Peki, haftanın dördüncü günü olan çarşambanın kelime anlamının “dördüncü gün” demek olduğunu, keza “çeyrek” kelimesinin “dörtte bir” anlamına geldiğini bilmeyen yoktur sanırım. Bu kelimeler Farsça “çehar” kelimesinden türeyen ve dilimize giren kelimeler. Çarşı kelimesini de buraya iliştirmekte fayda var. Günümüzde yerini AVM kelimesine bırakmış olsa da çarşılar kültürümüzde yeri olan ve küçük şehirlerde hayatın merkezi alanlardır. Çarşı, dört yolun birleştiği yere kurulduğu için bu adı almış. Çarşı kelimesi, “dört” anlamındaki “çar” ve “yol” anlamındaki “su” kelimelerinin birleşiminden oluşmuş. Çerçeve ve çarmıh kelimeleri de bu minval üzere. Çerçeve, “dört çubuk” demek; çarmıh ise “çar” ve “mıh” kelimelerinden müteşekkil “dört çivi” demektir.
Dört kelimesinin Fransızcası da sessiz sedasız dilimize girmiş. Başta farkında olmadığımız ama irdeleyince anlamından çıkarabildiğimiz “kadro” kelimesi, en yalın hâline bakıldığında Fransızca kare kelimesinden türemiş. Kare ise dört kenarlı. Kadro, “karenin içine giren kişiler” demekmiş.
İzini sürdüğümüz dört kelimesi farklı şekillerde sürekli dilimizin ucunda duruyor. Hâl böyleyken dört kelimesi dört tarafımızı sarmış desek yanlış olmaz herhâlde.