Söylene Söylene Değişmiş

Her gün kullanmamıza rağmen yanından sessizce geçip gittiğimiz dünya kadar kelime var. İşte etimoloji bu anlamsız sessizliği bir anlama dönüştürmeye çalışır. Bu yazıda deyimler dışında artık “pabucu dama atılan” bir kelimeden bahsetmek istiyorum. Tahmin ettiniz değil mi?

Dili pabuç kadar olmak, pabucunu ters giydirmek, pabuç bırakmamak kullanılan deyimlerden sadece birkaçı. Pabuç kelimesi Farsçadan bize gelmiş. Farsça “pa”, “ayak” ve “pûş”, “giysi” anlamında. İkisi birleşince “ayak giysisi” anlamındaki pabuç ortaya çıkmış. Etimolojinin güzel tarafı her dilin özelliklerini de keşfetmeyi sağlaması. Türkçede ayağa giyilen şey için “kap” kullanılırken, Farsçada aynı kelime “giysi” olarak ifade edilmiş.

Peki pabuç kelimesini kullanıyoruz da iki kelimenin birincisi olan “pa” kelimesini hiç kullanmıyor muyuz? Tabii kullanıyoruz, ancak kelime kendini o kadar güzel gizlemiş ki fark etmek biraz çaba gerektiriyor.

Giysi demişken, eve varınca günlük elbiselerden uzaklaşıp şöyle rahat bir pijama giymeyi kim sevmez. Pijama, içindeki harflerden olsa gerek başta Batı kökenli bir dilden gelmiş hissiyatı uyandırıyor. Kelimeyi biraz açtığımızda ise “pay-came” yani “ayak/bacak giysisi” anlamına geldiğini öğreniyoruz. Yine Farsçadan dünyaya mal olmuş.

“Pa” ve ondan türeyen kelimelere değinmişken sehpa kelimesinden bahsetmemek olmaz. Günümüzde iki veya dört ayaklı küçük masaların hepsine sehpa desek de kelime aslen “üç ayaklı” anlamında “sepa”dan gelir. Eskiden sehpalar üç ayaklı olarak yapılırmış. Bu üç ayakta ne varsa İngilizcedeki tripot kelimesi de aynı anlama gelir. Ama biz sehpa kelimesi ile tripot kelimesini ayrı ayrı yerlerde kullanmayı tercih etmişiz.

Türkçe, Hint-Avrupa dil ailesinden olmasa da bu ailenin üyesi olan dillerden çokça kelime almış ve kullanıma sunmuş. Farsça “pa/pay” kelimesi bu dil ailesinde “pous, pad, ped” biçimine dönüşmüş. Mesela “dar yol” anlamındaki “patika” Bulgarca; ayaklık anlamındaki “pedal”, buzda kaymak için ayağa giyilen “paten” ve tekerler döndüğü hâlde taşıtın ilerleyememesi anlamında kullanılan “patinaj” Fransızcadan geçen kelimeler olsa da dilimize girmiş ve dilimizde yer edinmiş. Bu alandaki en ilginç kelime ise “ödem.” Ödem de Fransızcadan Türkçeye geçmiş bir kelime ama hikâyesi ta Oidipus’a kadar uzanır. Yani Yunancaya. Yunanca “oidein” şişmek ve “pous” ayak kelimelerinin birleşiminden oluşmuş. Sonuçta değişe dönüşe ödem olarak Türkçeye geçmiş.

İçinde pa/pay kelimesi geçen manası kallavi, söylenişi nahif iki kelime daha var ki bunlar “payitaht” ve “payidar.” Payitaht gerçek anlamda “tahtın ayağı” demek ama mecaz anlamda başkent için kullanılıyor. Payidarın kelime anlamı ise “ayakta tutan” demektir. Ne demiş Zati, “Güzellik payidar olmaz geçer aheste aheste…”