Üç Tavsiye

bir

KİTAP

Sefiller’i ilk kez kışın okumuştum. Hava soğuktu. Çok çay içmiştim okurken, her kırk sayfaya bir fincan çay denk gelmiş olabilir mi? Olabilir. Jean Valjean… Ekmek hırsızı… Bir mahkûmun iç dünyasına konuk olmaktan ziyade temiz bir ruhun -iyilik adına şans verilmesi ile- çırpınışı. Çırpınışlar uçma efsanesinin harfleridir, hikâye bitince uçmak değil çırpınmak övgüyü hak eder. Yazarın “Seven ve acı çeken ruh yüceliğin doruk noktasındadır.” dediği o doruğa okurunu çıkardığı bir hakikat. İnsanı insana tokuşturan hayata kenarından buz gibi bakakalmayı tarif ettiği de oluyor, ellerinize kor hâlinde taşlar bıraktığı da. Bir de Vajert’in süren takibi var ki yorulmak bilmeyen hırsın, azim kılıfına bürünüşüne şahane bir örnek. Derken takip bitiyor, roman bitiyor; yüreğinizde bitmeyense Fantine’nin evladı için sattığı ön dişleri kadar bir boşluk. Ne zaman kapanır kim bilir! Belki de gümüşlerimizi çalan birine hayatını iade edebildiğimizde.

bir

KÖŞE

Gövdesi geniş bir iğde ağacının altı... Burası kesinlikle bahçemizin ortasında salkımlanarak büyüyen o iğde ağacının altı. Ruhumu orada yakalarım zaman zaman. Henüz çocuğum, küçük avuçlarım iğde kokuyor. Beştaş oynuyorum. Âmâ dedem de geliyor yanıma. Bana efsanelerden, masallardan seçip seçip heyecanla anlatıyor. İğde çekirdeklerini biriktiriyorum ki kolye yapayım. Masallardaki mutlu sonları sabırsızlıkla beklerken annemin pişirdiği haşhaşlı çöreğin kokusuyla doyuyor gönlüm. Böldüğüm kocaman, sıcacık parçayı bağrıma basıp getiriyorum. Dedemle radyo dinleyerek yiyoruz. Emirdağ türküleri… Hatırlıyorum o lezzeti, çocukluğum iğde kokan derin bir uykuda. Zamanın henüz yekpare olduğu o anda mamur bir basamaktan atlıyorum. Şimdinin keskin köşeleri böylece sakinleşiyor.

bir

TABLO

Çok beğendiğim resimler var, dahası ben de yağlı boya tablolar yapıyorum. Hatta yazar olmasam ressam olurdum diyebilecek kadar severim renklerin âlemini. Dillerinden anlarım. Fakat burada herkesin gördüğü, çok az kişinin baktığı bir emekten dem vurmak isterim. Desenler… Halı desenleri… Motiflerin her biri iplerle zihne, gönle ığıl ığıl akışı kesilmeyen hikâyelerini, öğütlerini söyler durur. Akrep motifi maviye nakışlanır ekseri. Böylece akrebin zehri, nazarı celbeder durur. Bereket motifinde salkım salkım buğday başakları genişleyerek ışıldar. Daha nicesi kendi hâlince serilir, serpilir, genişler, güzelleşir. Ecdat çiğnediği halıya dahi sanat nakşetmiş vesselam.