Kapı Açık Arkanı Dön ve Çık

Hayat, insanın kendi güvenliğini sağlamasıyla başlar. En temel ihtiyacımız her zaman için güvenlik olmuştur ve bu durum geleneksel toplumlardan modern toplumlara hiç değişmemiştir. Savaş aletleri, ordu sistemleri, kent güvenlik yapıları, kalelerin içinde korunan yaşam alanları, dağlara yerleşen insanlar ve daha nicesi, insanlığın güvenlik ihtiyacının basit birer örneğidir.

İnsanlık önce doğaya karşı kendisini koruma altına almaya çalışmış, ardından devletlerin kurulmasıyla birlikte insanlar arası rekabet için bir güvenlik yapısı olarak ordu ortaya çıkmış, kentlerin insan yapısı heterojenleştikçe kent içi güvenlik organizasyonları kurulmuş, teknolojinin ilerlemesiyle birlikte değişen savunma amaçlı saldırı gereçlerine uygun olarak savunma sistemleri hayatımıza girmiştir.

İnsanı üç kelimeyle anlatmak istesek kullanmamız gereken kelime her zaman güvenlik olarak karşımıza çıkacaktır. Amerikalı akademisyen ve psikolog Abraham Harold Maslow, insanın fizyolojisini açıklamak için oluşturduğu ihtiyaç hiyerarşisinde, karnını doyurup bir mesken edinen insanın, ilk olarak güvenliğini sağlama çabasına giriştiğini söyler. Sağlıklı bir şekilde hayatta var olan insan, güvenliğini sağladıktan sonra ilişki kurmaya başlar. Çünkü hem eşi olacak kişiyle hem ait olacağı klanla hem de doğayla kuracağı ilişki için öncelikle kendisini güvende hissetmelidir.

Dünya dönüştükçe güvenliği sağlayacak araçlar değişse de güvenlik ihtiyacı hep sabit kalır. Bugün dijitalleşen ve hemen birçok şeyi makinelerin yaptığı dünyamızda da güvenlik ihtiyacı hemen her şeyin gelişme yönünü belirler. Araçlar dijitalleşse de amaç hep aynıdır: Güvenlik.

Bugün bizler, dijital dünyanın sokaklarında gezerken, farklı bir gerçeklik içinde yaşadığımız algısına kapılarak gerçek hayatımızda dikkat ettiğimiz birçok güvenlik pratiğini, dijital dünyanın caddelerinde, sokaklarında ve mekânlarında göz ardı edebiliyor, tabiri caizse kendi dijital evimizin kapısını kilitlemeden çıkıyor, dolaştığımız mekânlarda yabancıya karşı belli mahrem sınırlarımızı ortadan kaldırarak iletişime geçebiliyoruz. Oysa dijitalliğin en zayıf noktası ve güçsüz yeri veri mahremiyeti, kişisel güvenlik zaafı ve siber güç kalkanı noktalarından oluşuyor.

Bireysel zafiyetler, dijital evrenimizi yaşanmaz kılarken, devletlerin zafiyetleri de hayatı yaşanması zor yerler hâline getirebiliyor. Burada oturup kendi dijital evrenimizin güvenliğini yeniden düşünmemiz ve dijital dünyanın sokaklarını adımlarken geride bıraktığımız güvenlik zafiyetlerini gözden geçirmemiz gerekiyor.

Bugün bizler, hemen her dijital platforma belli şifrelerle kaydoluyoruz. Genelde şifre belirlerken aklımızda kalması için basit şeyleri tercih ediyor ve hatta bu tercihlerimizi her sitede tekrar tekrar uyguluyoruz. Bugün en büyük suçlar hâline gelmeye başlayan dijital suçların kolayca gerçekleşme sebeplerinden birçoğu, oluşturduğumuz şifrelerin, internette de yer alan basit bilgilerimizden yola çıkarak anlaşılacak şifreler olması ya da kolay hatırlamak için basit sayısal değerleri kullanıyor olmamız. Dijital dünyada alt edilmesi kolay engellerle tehlikelere karşı açık kapılar bırakıyoruz. Nasıl ki gece yatmadan kendi apartman dairemizin kapısını üç kere kilitliyorsak dijital dünyadaki sosyal ağ hesaplarımızı da en az üç kere kilitlemek gibi basit ama etkili yöntemlerle güçlendirmemiz gerekiyor.

Dijital dünya ilerlerken ardımızda bıraktığımız izlerin silinmezliğiyle güç kazanarak büyüyor. İnternet ortamında attığımız her adım ardımızda, izleri okumayı bilenlerin gidebileceği yollar bırakıyor. Burada önemli olan, attığımız adımların kolay takip edilmesini önlemek, girdiğimiz mekânların kapılarını arkamızdan güvenli şekilde kilitlemek ve elbette içeride yaptığımız alışveriş/paylaşım/etkileşim davranışlarımızı kolay anlaşılır hâlden çıkartıp onlar üzerindeki öngörülebilirliği en aza indirmek.

Peki bunu nasıl yapacağız? Aslında dijital dünyanın güvenlik davranışları da gerçek hayatın güvenlik davranışlarına çok benziyor. Nasıl ki gerçek hayatta karanlık, tenha ve tekinsiz sokaklardan gitmeyi tercih etmiyorsak dijital dünyada da güvenli olduğu konusunda kuşkularımız olan alanlardan uzak durmamız gerekiyor. Kişisel bilgilerimizi nasıl ki herkese açık bir şekilde dile getirmiyorsak dijital profillerimizde de adres, kimlik, telefon gibi bilgilerimizi herkese açık hâlde paylaşmamak önemli. Bununla birlikte nasıl ki sokakta bir durakta beklerken bize merhaba deyip sohbete başlamak isteyen insanlarla sınırlı iletişim kuruyor, bizimle paylaşmak istediği şeyleri almak hususunda temkinli davranıyorsak dijital dünyada da kimliği konusunda emin olmadığımız kişilerden gelen mesajların içeriğine girmemeli, herhangi bir kazanç vaadi olan sözlere kanmamalıyız.