Söylene Söylene Değişmiş

Anadolu’da okumuşa, kolunda bileziği var derler. Özellikle mesleği olan hanımefendiler için sık kullanılır bu: Onun kolunda bileziği var. Kız çocuklarını hassaten sevindiren o rengârenk kelimeyi buyur edeceğiz bu yazımıza: Bilezik.

Eski Türkçe “bilersük” ya da “bilēzük” (bilek halkası) kelimesinden türemiştir. Eski Türkçe bilek ve yüzük kelimelerinin bileşiminden ortaya çıkmıştır. Bilek ve yüzük kelimelerinin kökenine de gidelim hadi. Bilek kelimesi Eski Türkçe “bile-” fiilinden Eski Türkçe “-uk” ekinden türeme. Bile ise bağlamak, birleştirmek anlamlarına geliyor. Öyle yeni bir kelime de değil. Lütfen saygıda kusur etmeyelim. Beli bükük, evin büyüğü kelimelerden biri. Uygurca Budist metinlerinde karşımıza çıkıyor mesela: Bilekindin kesilip (kralın sağ eli bileğinden kesilip.) Yüzük kelimesi ise eski Türkçe yüzük kelimesinden (parmak halkası) evrilmiştir. Kafaları karıştıran bir kelime daha var: Yügsük. Aslında yügsük, yüzükle aynı anlama geliyor ama aynı kökten gelip gelmedikleri şüpheli. Yüksük illaki aklınıza gelmiştir. Bu da terzilerin kullandığı parmak koruyucu anlamında. Neticede bu ikisinin akrabalıkları tartışmalı. Ama bizce tüm kelimeler kardeş. Orası ayrı.

Dilimizin hafızası Kaşgarlı’nın Divân-ı Lügâti’t-Türk’ünde bilezik şöyle karşımıza çıkar: İşlēr bilēzüklendi. (Kadın bilezik taktı.) Uygurca sutraların en önemlilerinden olan Altun Yaruk’ta da bilezik kelimesine rastlarız.

İnsanın dünyayı ve kendini güzel kılmaya çalışma yöntemleri türlü türlü. Çiçek dikmek gibi. Fesleğenin başını okşamak gibi. Çocuk gülümseyişini izlemek gibi. Eğer münasip bir isim bulabilirse anında kulağına fısıldıyor ismini o nesneye, o hâle. Bilek ve yüzük kelimesini alıyor söz gelimi. Oluyor bileğe bir süs eşyası. Ya da girişte de bahsettiğimiz, meslek için bile bu kelime kullanılabiliyor.

Peki çocuk gülümseyişine, fesleğen başı okşamaya ne bileyim bulutların aldığı o muazzam şekillere, bir kuşun göğün en yükseğine uçabildiği o ana da isim önerilerin var mı ey insanoğlu?

Bahar serinliğinde akşam vakti, şehrin o gürültüsüne rağmen ağaçların altından sakince yürüyüp gitmeye? Çiçeği dalından koparmaya kıyamamaya misal. Onu dalında sevmeye. Çoğaltın işte. Şimdi tüm sevinçleri dökmeyelim buraya. Var mı bunlara da bir isim önerisi?

Yoksa onlar isimlendirilemeyecek kadar güzel mi?

Her şeyin de ismi olmasın gerçi. İsimlendirilince büyüsü kaçıyor bazen. Hepimizin koluna bir bilezik. İllaki mutluluktan.

Vesselam…