İslam dininde tüm düzenlemelerin bir sebebi ve hikmeti vardır. Allah hiç kimse için zorluk dilemez bilakis kolaylık diler. Tüm emir ve yasaklar insanın huzur ve selameti içindir. Bu hakikat İslam’ın tesettür emrinde de geçerlidir. Kişinin dinen belirlenmiş ölçülerde örtünmesine “tesettür, örtünme” denir. Tesettür başörtüsü ve kıyafet ile sınırlı değildir, tesettürün bir de ahlakı vardır. Örtünmeye uygun davranmak, mahremiyete özen göstermek ve bu konuda belirlenmiş sınırları ihlal etmemek tesettür ahlakıdır.
Örtünme emrinin kaynağı ve şekli nedir?
Örtünme insani ve dinî nedenlere dayanır. Öncelikle insanın bir elbiseyle bedenini örtmesi onun fıtratı ve tabiatındandır. İnsan hayâ sahibidir ve hayâ, özel olanı gizlemeyi gerektirir. Hz. Âdem ile Havva cinselliği keşfettiklerinde ayıp yerlerini hayâ ederek örtmüşlerdir. Bu da örtünmenin, insanın kendisinin farkına vardığı olgunluk çağıyla başladığına işaret eder. Dolayısıyla örtünme insanlık, ahlak ve medeniyetle yaşıttır denilebilir.
Din, insanın fıtratını esas aldığı için örtünmeyi zorunlu bir görev olarak kabul etmiştir. İslam’da tesettür emrinin kaynağı Kur’an ve sünnettir. Kur’an’da tesettüre iki yerde değinilmiştir. Nûr suresinin 31. ayetine göre kadınlar başörtüleriyle yakalarının üzerine kadar olan kısmı örtmelidirler. Ayette geçen “hımâr” yüzü açıkta bırakan ve baş ile boyun bölgesini kapatan başörtüsü anlamındadır. Örtünmenin emredildiği ikinci ayet Ahzâb suresinin 59. ayetidir. Burada “cilbâb” kelimesiyle kadınların evlerinden dışarı çıktıklarında örtünmeleri emredilir. Cilbâb yüzü açıkta bırakmakla birlikte baş, boyun, iki omuz ve göğüs bölgesini kapatan ve hımârdan daha büyük örtüdür. Her iki ayetin işaretiyle anlaşılan odur ki kadınlar günlük hayatta açıkta kalması kaçınılmaz olan el, yüz ve ayak dışındaki yerlerini örtmelidirler. Elbise sadece bedeni örtmekle kalmaz, vücudun hatlarını da gizler. Bu nedenle dar veya şeffaf da olmamalıdır. Diğer taraftan erkeğin de tesettüre uyma zorunluluğu vardır. Erkeğin tesettür sınırları Hz. Peygamber’in hadis-i şerifine göre göbekle diz kapakları arasında kalan bölgedir.
Gerek kadın gerekse erkeğin tesettürü, içinde bulundukları toplumun örfüyle şekillenir. Tesettürün adabı ve kuralları ilmihal kitaplarında açıklanmıştır. Ancak kıyafetin şekli, rengi vb. hususlar insanların imkân ve tercihlerine bırakılmıştır. Zira örtünme adabıyla ilgili kurallar teorik açıdan belli olmakla birlikte, örtünme pratiği insanların sosyoekonomik ve kültürel yapılarına göre farklılaşır. Bu sebeple “örtünme emri” İslami; örtünme aracı ve şekli ise örfi ve kültüreldir denilebilir.
Tesettür ahlakı nedir?
Tesettür ahlakı, örtünme emrini içselleştirmek ve hikmetine uygun davranmaktır. Tesettür ahlakı örtünmeyi kıyafet sınırlarından ibaret görmeden kadın veya erkeğin iffet, hayâ ve takva libasını kuşanmasıdır. “Kadın erkek ilişkilerinde gerekli mesafeyi korumak”, “mahremiyet sınırlarına uymak”, “özeli ifşa etmemek” ve “bakışları düzeltmek” gibi hassasiyetler tesettür ahlakındandır.
Tesettür ahlakı, örtünmeyi moda ve tarz endişesiyle amacından uzaklaştırmamayı gerektirir. İnsan her zaman temiz ve güzel giyinmelidir.
Ancak güzellik hiçbir zaman tesettür ilkelerini ihlal edecek bir görüntüye dönüşmemelidir. İnancı gereği örtünen biri, inancına uygun davranışlar sergilediğinde tesettür ahlakına tam anlamıyla uyum sağlamış olur.
Tesettür ahlakında erkeklerin sorumluluğu var mıdır?
Erkekler Ahzâb suresinin 59. ayetinde emredildiği üzere “hicâb” şuuruna sahip olmalıdır. Bu şuurla kadınların ismet, iffet ve namuslarına saygı gösterirler. Onların yanına izinsiz girmez, onlara hadsiz yaklaşmaz ve (eşinin dışındaki) kadınlara şehvet nazarıyla bakmazlar. Tüm bu hassasiyetler erkeğin tesettür ahlakıyla takındığı edeptir. Musa Carullah Bigiyef bu edebi “hürmet hicabı” olarak adlandırmıştır.
Hürmet hicabı gereği insan kendisine yapılmasını istemediği bir şeyi başkasına yapmaz. Annesine, eşine veya kız kardeşine nasıl saygı gösterilmesini istiyorsa o da diğer kadınlara aynı hürmeti gösterir. Onlarla iletişiminde mahremiyet sınırını ihlal etmez, mesafeyi aşmaz, sözlü veya fiilî rahatsızlık uyandıracak davranışlardan sakınır. Kur’an’ın “kirli bakış” olarak nitelediği kötü bakışlardan imtina eder. Bu edeple erkek ve kadın güven içerisinde olur.
Örtünmenin toplumsal boyutu nedir?
Örtünmenin toplumsal boyutu Ahzâb suresinin 59. ayetinde işaret edildiği üzere “iffetli olarak tanınmak” ve “eziyet görmemek”tir. Birinci gerekçe kadının toplumda cinsiyeti ve cinselliğiyle değil, düşünce ve davranışlarıyla oluşan kimliği, kişiliği ve iffetiyle tanınması ve bilinmesidir. Kadın topluma “ben cinsiyetimle değil kimliğim, kişiliğim, fikirlerim ve çalışmalarımla sosyalleşmek istiyorum” mesajını verdiğinde kendisine yönelmesi muhtemel kötü bakışları bertaraf etmesi kolaylaşacaktır. Şüphesiz tesettürle birlikte bu mesaj çok daha güçlü bir şekilde verilebilir.