Kirazın Tadı

Japonlar için bahar Hana-mi’dir, çiçek seyri anlamına gelir. Çiçekleri seyretmenin baharında, hüzünlü ama sevinçli bir karşılaşma; aşkın ve ölümün son baharı. Kiraz çiçekleri açılır, yollar, patikalar, bahçeler, insanlar boyunca, uzun uzun. Meyve vermesinin hiçbir önemi yoktur. Kiraz çiçekleri açılır. Sakura’dır adları, samurayların kalplerini temsil eder her biri. Ölüm korkusundan arınmış ruhlara sahip samurayların ömürleri gibidir sakuralar. Ölümün birdenbire, apansız, ani gelişini simgelerler. Olanca güzelliğine, doyumsuz seyirliğine, bitimsiz parlaklığına ve ürpertici canlılığına karşın yalnızca bir haftalık ömürleri olur sakuraların. Samurayların çiçeğidir onlar. Ve bu dünyadaki misafirlikleri de aynı samurayların yaşamları gibi; kısa, parlak ve zariftir. O hâlde kiraz çiçekleri bizi yaşamaya ikna edebilir, yeniden başlamaya, yakın uzaklara ve daha birçok şeye. Ölümün sessizliğine, güzelliğin yalnızca bir ân olduğuna, dünyanın geçici hevesler mezarlığına benzediğine mesela.

Çiçek açmış bir kiraz ağacını seyrettiğimde, bunları yapmaya yetecek bir görkemin içinde büyüdüğüne -her seferinde- yeniden inanıyorum, evet her mayısta. Öyledir, ilkbahar güneşini sırtımıza alıp yaz mevsimine doğru sakin adımlarla ilerlerken, pembe-beyaz gelinlikleriyle tabiata eşlik eden o “narin haberciler”den başlayarak inanırız yaşamaya aslında. Biz fark etmesek de böyle başlar yaşamaklar, her bahar ağır aksak ve kırılgan bir güzelliğin seyrinde. Sonrası, kiraz çiçeklerinin mayısın en görkemli hediyesi olarak yâdımıza düşmesidir. Sonrası, samurayların kalbinde yalnız bir kiraz mevsimidir.

Kirazın Dalları Bastığı Günler Hakkında

O haziran ikindisinde, koca bir kâsenin içinde önümüze gelen, neredeyse siyaha çalan bir kırmızılıkta, etli, sulu, buz gibi kirazların ferahlık veren tadını unutabilmek mümkün olabilir mi? Parmak uçlarımıza bıraktığı ruj kızılı lekelere aldırmadan, kalan son taneyi dudaklarımızla buluşturana kadar bitimsiz bir iştahla el uzattığımız o kiraz tanelerinin hakkı, yaşamaya delil midir mesela? Abbas Kiyarüstemi’nin Kirazın Tadı filmindeki, intihar etmek için kendisine yardım edecek birini arayan ana karakteri Bedi Bey, arabasına aldığı Türk tahnitçiden, ölüme karşı tabiatın, kirazların ve dut ağaçlarının vaazını dinleyecektir. Toprağa girmek isteyen birini, yine toprağa çağırır tahnitçi. Kirazın tadından uzaklaşan insanın yazgısını tekrardan göğe yükseltecek yegâne çare budur çünkü. Kirazın tadını hatırla ve ölümü ciddiye alarak yaşamaya yeniden başla.