Bir nesneye, gökyüzüne, ağaca, karşımızdaki insanın yüzüne, ortamda konuşulan konulara ne kadar ilgili dursak da aslında hiçbirine odaklı değiliz. Zihnimizin içinden saniyede geçen onlarca düşünce bir yana, artık dikkatimizi kendisine çeken, etrafımızdan bizi koparan birçok yeni nesil dijital teknolojik cihazla karşı karşıyayız.
Dijital teknolojiler hayatımızda daha fazla yer kaplamaya başladıkça, tüm dikkatimizi de üzerine çekmek için elinden geleni yapıyor. Çünkü akıllı cihazların içinde yüklü olan uygulamaların her birinin ekonomik kazancı, kullanıcıların dikkat süreleriyle doğru orantılı. Her geçen gün artan uygulamalarla birlikte artan rekabette, her şirket, kullanıcısının sistemde daha fazla kalması için elinden geleni yaparak diğer uygulamalara müşteri/ kullanıcı kaptırmamak için çaba gösteriyor. Bu kavga da doğal olarak biz kullanıcıların tüm dikkatini akıllı cihazlara yöneltmemizin yanında, gerçekten kopmamıza, etrafımızda olup bitene kayıtsız kalmamıza sebep oluyor.
Yıllar önce, internette dolaşırken bir sitede geçirdiğimiz süre 12 dakikaya denk gelirken, günümüzde bu sürenin 5 saniyenin altına düştüğü söyleniyor. Bir şeyleri anlamak, izlemek, öğrenmek için ilk beş saniyede dikkatimizi oraya vermemiz, ilgimizi çekerse devam etmemiz son yıllarda edindiğimiz en büyük davranış pratiği. Dijital dünyada edindiğimiz bu yeni davranış kalıbı elbette gündelik hayatımıza da yansıyor ve sürekli dikkati dağınık, odaklanma problemi yaşayan insanlara dönüşüyoruz.
Bugün, her ne kadar bizlerden aynı anda birden çok işi yapabilme yeteneğine sahip varlıklar olarak bahsedilse de aslında her yere dağılan dikkatimiz, bir işi yaparken aynı anda başka şeylere de dikkatimizi paylaştırmamız, sanıldığı gibi faydadan çok zarara sebep oluyor. Ders çalışırken gözümüz akıllı telefonumuzun üzerinde yanan parlak kırmızı/mavi/yeşil ışıkta, bir şeyler izlerken aklımızın bir kısmı yan sekmede akan twitlerde, birkaç sayfa okumak için başına geçtiğimiz kitapta cümleler akarken, zihnimiz Instagram’ın keşfet kısmına düşen yeni komik videolarda. Bu ikilem arasında hiçbir işimizi başından sonuna tamamlayamıyor, emek verdikten sonra erişilen tatmin duygusunu yaşayamıyoruz.
Bilişim teknolojisi alanında çalışan mühendislerin en büyük hayali, bilginin parmak ucumuza geleceği günlerin gerçek olmasıydı. Yaşadığımız bugünlerde bu hayal gerçek oldu ancak elde ettiğimiz kazanımlar, kayıplarımız karşısında çok da kazanım gibi durmuyor. Toplumlar bir şeyleri kaçırma korkusundan muzdarip, sahte titreşim sendromuyla yaşamaya başlamış durumda ve hemen hepimiz dikkat dağınıklığı, kaygı bozukluğu ve stres ekseninde yaşıyoruz.
Bugün, hayatımızın merkezinde yer alan dijital teknoloji uygulamaları ve platformlar, kullanıcılarının dikkatini daha fazla çekebilmek için sürekli yeni güncellemeleri gündemine alıyor. 2009’dan itibaren her geçen gün yenisi çıkan dijital platformlar; kısa süreli videolar, kısa metinler ve ilgi çekebilecek önerileriyle dikkatimiz üzerinde bir iktidar kurulmasını sağlıyor. Artık hayatımızda olmayan ama bir zamanların fenomen uygulaması Vine, 7 saniyelik videolarla kısa sürede eğlence vadeden bir yapı sunuyordu. Ardından TikTok, Instagram Reels gibi kısa video uygulamaları büyük kullanıcı sayısına ulaşarak dikkati kısa süreli ama sürekli elde ederek piyasa payını büyüttü. Görece uzun videoların paylaşıldığı YouTube ise reklam algoritması ile izleme alışkanlıklarımız üzerinden karşımıza seveceğimizi düşündüğü videoları çıkartarak bizi sistemde tutacak yapılar geliştirdi.
Bugün film izleme platformları da izleme pratiklerini, sevdiğimiz türleri göz önünde bulundurarak kişiselleştirilmiş akışlar oluşturup bizi platformlarda tutmaya çalışmaktadır. Özellikle Netflix, dizilerinin bölümleri biterken bir sonraki bölüme geçme ikonunu geliştirmesi sayesinde, kullanıcıların uzun süre sistemde kalmasını sağlayarak ciddi ekonomik gelirler elde etti. Bu özellik sayesinde, bir sonraki bölümde ne olacak merakını giderme güdümüz devreye giriyor ve dizinin başından saatlerce kalkmadan izlemek zorunda hissediyoruz kendimizi. Ve çok kıt olan dikkatimiz, platform içerisinde kalarak büyük bir ekonominin yaratılmasını sağlıyor.
Dijital uygulamalar, dikkatimizin dağılmasını ve oradan uzaklaşmamızı engellemek için dilediğimiz zaman başka bir video/ses/metne geçmemizi sağlayarak, bir şekilde ilgimizi çekecek içerikleri bize sunarak, bizim o platformlarda uzun süre vakit geçirmemizi sağlamaya çalışıyor. Bu alışkanlık, her istediğimizi istediğimiz zaman değiştiremediğimiz gerçek hayatta işlerimizin sarpa sarmasına ve ciddi manada sıkıldığımız günler geçirmemize sebebiyet veriyor. Bu sıkıcılıktan kurtulmak için tekrar bu platformlara gidiyoruz ve böylece kısır döngü içerisinde zamanımızı, dikkat ekonomisi içinde büyüyen şirketlere harcıyoruz.