ALMANYA
Merhamet kelimesi sözlükte “acımak, şefkat göstermek” gibi manalara gelmekte ancak bu duygunun iki kelime ile kolayca açıklanabileceğini düşünmüyorum. Sahi merhamet kelimesi bize neyi çağrıştırıyor? Eminim ki her birimizin tecrübeleri çok farklı olmuştur. Ve düşünüyorum bu duygu ile ilk ne zaman karşılaştığımı. Hemen aklıma annem geliyor. Sanırım bu duyguyu ilk annelerimizden öğrenmişizdir. Narin ve korumasız olan bir canlıya yani Allah’ın emaneti olan bir bebeğe merhameti, şefkat göstermeleriyle öğrettiler. Sonra düşünüyorum bu duyguyu ben sadece annemden mi öğrendim? Hayır! Babamdan da anne ve babalara karşı şefkat göstermeyi öğrendim. Bu dünyadan göç etmeden önceki son yıllarında babamın dedemi Allah’ın bir emaneti olarak görmesinden ve ona karşı olan güzel muamelesinden öğrendim büyüklere karşı merhameti. Ve o zaman şu ayet-i kerime canlandı gözümde: “Onlara merhametle ve alçak gönüllülükle kol kanat ger. ‘Rabbim! Onlar nasıl küçüklükte beni şefkatle eğitip yetiştirdilerse şimdi sen de onlara merhamet göster.’ diyerek dua et.” (İsrâ,17/24)
PAKİSTAN
Saİra ashraf
Merhamet, insan doğasının en güzel yönlerinden biridir. Başkalarına karşı iyi olmanın en kolay yolu, ama aynı zamanda en yararlı ve değerli yoldur. Nezaket göstermek ayrıca bize minnettarlık kazandırır ve aynı zamanda insanlara da aynısını yapmaları için ilham verir. Mesela, yolda yürürken başkalarına gülümsemek, yaşlıların yoldan geçmesine yardım etmek, yakınlarımıza nedeni olmadan sarılmak ve uzakta kalanları bir iki dakika arayıp onların sağlıklarını ve günlük hayatını sormak, arkadaş ya da iş arkadaşlarına iltifat etmek, çocuklarla oynamak, onlara yeni şeyler öğretmek vs. Bunlar bir yana kendimize vakit ayırıp bir şeyler yapmak da kendimize merhamettir.
KAMBOÇYA
Sanas Kub
Nerede merhamet varsa orada mutluluk vardır. En güzel merhamet yetimlere, çocuklara, fakirlere olandır. Bazen de karşımızdaki kişiyle hiçbir bağımız olmasa da ona merhametimizle şefkatimizle yol gösteririz. Kimi zaman duamızda yer veririz. Kimi zaman bir gülümsemeyle içini ferahlatırız. İnsanın birbirini anlaması kolay iş değildir. Ancak insan merhametiyle başkalarını daha rahat anlayabilir. Onların sorunlarını çözmeye yardımcı olabilir.
TÜRKİYE
kader Kömürcü
Çamurumuza konmuş en güzel fikir taşlarından biridir merhamet. Bu taş, yüreğimizin tam ortasında durup etrafına hâleler saçan bir yıldız gibi ışımaktadır. Bazen yırtık bir çocuk ayakkabısında, bazen burnu kırmızı bir dilencinin yüzündeki çiziklerde beliriverir. Bakar durur size nemli gözlerle, ağladı ağlayacak.
Yaş aldıkça şekil değiştirir merhamet, yol alır, yol bulur, takılıp düşer, iyileşir, bazı zamanlar kaybolur. Çocukken dünyanın bütün sökükleri bu hissin dikişiyle tamir olacak gibidir, bu yüzdendir ki çocukken daha çok inciniriz. Çünkü bizim dikişimiz her sökükte tutmaz, duyulan merhamet kuvvetli olsa da dünya gerçekleri iplerimizi küçüklükten koparır, bizler de merhametimizin başka suretleriyle devam ederiz yolumuza.
Gençlik çağımızda ikinci tekmesini yer yıldızımız, sönükleşir, kara deliğe dönüşmesi an meselesidir. Sadece dünyanın bizim dikişimizle tamir olamayacağını değil, hiçbir yıldızın tek başına dünyayı aydınlatamayacağını da öğreniriz. Böylece manasını yitirir, yetişkinlikte saklanması gereken bir kusur sayılır merhamet. İnsan büyüdükçe merhametini, insancıl yanının en parlak ışığını kaybeder. Ücralara saklanır, dillendirilmez. O koca taş, yüreğimizin ortasına konmuş yıldız, tuzla buz oluverir. Parçalanan taş, yüreğimizin her yanına yapışır, yerleşir. Artık taştandır kalp, diğer bütün güzel duygular da merhametin yokluğuyla azalır.
Merhameti şimdilerde tanımlayacak olursak çok uzaklarda, dağ yamaçlarında yaşayan nadide bir gül. Bulmak da zor koklamak da.