Üç Öneri

BİR ŞİİR KİTABI

TAHA’NIN KİTABI

Sezai Karakoç’un Taha’nın Kitabı isimli şiir kitabının mutlaka okunması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü Taha “dağın ucunda bir kavis görüyor”. Bu dize aynı zamanda Taha suresindeki Musa Peygamber’in (a.s.) ateşi görmesi ve “oradan size bir ateş getiririm ya da orada yol gösterecek birini bulurum” demesine telmihtir. Bir kavis görmek ne anlama gelir? Ya da şöyle sorulabilir: Bir kavis nasıl görülür? Kavis’i görme noktasına nasıl gelir insan? Çünkü kavis, bir eğrinin belirli bir parçasıdır. Eğri tek başına bir geometrik şekil değildir, geometrik bir şeklin bir parçasıdır. Nasıl bir bakış olmalı ki nesnenin kendisini değil, kapladığı alanı değil, dış yüzeyinin tamamını değil, sadece onun eğimli bir parçasını görebilsin? Ve içten dışa ya da belki (genellikle) dıştan içe doğru tatlı, etkileyici bir eğimi, yani kavisi “kendisindeki değişimin başlangıcı” kılabilsin? Taha işte bu kavisi tanımlıyor: “Dönen bir göz yayıydı bu/Kirpiklerden ve güneşten/Dünyanın sularda kırılmasından/Doğma bir yaz yayıydı bu/Taha’daki değişme böyle oldu.”

BİR FİLM

LÜTFEN BENİ ÖLDÜRME

Lütfen Beni Öldürme (Stranger Than Fiction) isimli film 2006 yapımı ve yönetmeni Marc Forster. Bu filmin mutlaka izlenmesi gerektiğini düşünüyorum çünkü kaderin dua ile değiştirilebileceğini örnekleyen bir film. Romanın yazarı hikâyeyi yazarken, romanın karakteri olan Harold Crick, yazarın sesini duymaya başlar ve gündelik işlerinin yazar tarafından söylenmesi (bir dış ses) onu şöyle bir ikileme düşürür: Dış ses söylediği için mi bunları yapıyorum yoksa ben yaptığım için mi dış ses bunları söylüyor? Film, hem etrafımızda cereyan eden olayların bize etkisini hem de bizim o olayları etkileme ve değiştirme gücümüz olup olmadığını sorgulatıyor. Kaderin ne olduğu ile ilgili sorgulamalarımızla bizi yüzleştiren bir film. Hikâyeyi ilginç kılan bir diğer unsur da yazılanlardan kahramanın etkilendiğini yazarın da bilmiyor oluşu. En etkileyici sahnesi ise yazarla kahramanın karşılaştığı sahne.

BİR TABLO

ECCE HOMO

Roma’nın tayin ettiği Yakutiye Valisi Pontius Pilatus, dışarıdaki halka Hz.İsa’yı göstererek Ecce Homo, der, yani; işte insan. Ciseri’nin tablosu tam bu ânı resmetmiştir. Resimdeki doku, hareket, ritim, gölgeler, kişilerin pozisyonları olağanüstü güzelliktedir. İçeriden dışarıdaki halkın yanına çıksanız tepedeki güneşin sizi yakacağını hissedersiniz. Öfkeli kalabalığın seslerini duyabilirsiniz. Odadakilerin hüznü içinize işler… Bu resim mutlaka görülmelidir.