BİR ŞİİR
Yıl 1974. Elimde Diriliş dergisinin son sayısı. İçinde “Amentü” adını taşıyan bir şiirle karşılaşıyorum. Amentü’nün, “inandım” anlamına geldiğini biliyorum. Yazarı İsmet Özel. Daha önce Evet İsyan adlı şiir kitabı ile keskin bir çıkış yapmıştı. Şimdi bütün bir edebiyat dünyasını şaşkına çevirecek yepyeni bir şiirle karşımıza çıkmış oldu. Orada, yaşamakta olduğu çıkmazlardan nasıl aydınlık bir alana geçtiğini çok sahici bir dille anlatıyordu: İnsan / eşref-i mahlûkattır derdi babam / bu sözün sözler içinde bir yeri vardı / ama bir eylül günü bilek damarlarımı kestiğim zaman / bu söz asıl anlamını kavradı / geçti çıvgınların, çıbanların, reklamların arasından / geçti tarih denilen tamahkâr tüccarı / kararmış rakamların yarıklarından sızarak / bu söz yüreğime kadar alçaldı / damar kesildi, kandır akacak / ama kan kesilince damardan sıcak / sımsıcak kelimeler boşandı /aşk için karnıma ve göğsüme / ölüm için yüreğime sürdüğüm eczâ uçtu birden / aşk ve ölüm bana yeniden / su ve ateş ve toprak / yeniden yorumlandı.
BİR ŞAHSİYET
Bir filimden bahsedeceğim. Bu, kesinlikle bir kurgu. Ama orada bir şahsiyet var ki görülmeye ve başarılı bir eğitim için dikkate alınmaya değer. Filmin adı Hıçkırık. Orijinal adı Hichki olan film, Hint yapımı. Filmde bir öğretmen tipi canlandırılıyor. Okulun en zayıf, en şımarık ve dolayısıyla başarı şansı olmayan öğrencileri, bir tiki nedeniyle bazı konuşma problemleri de olan bir bayan öğretmene veriliyor. Öğretmeni, eğitime kafa yoran ve gayretli biri olarak tanımlasak bile çalışmalarını filmi izleyerek görmek gerekiyor. Öğrencileri yakın takibe alıyor, şartlarını merak ediyor, yeteneklerini görerek değerlendirmeye alıyor. Filmi izlediğinizde, umutsuzluğa hiç yer vermeyen, öğrencilerinin başarılı olmaları için hiçbir fedakârlıktan kaçınmayan sıra dışı bu öğretmenin gerçekten bir “şahsiyet” olduğu konusunda bana hak vereceksiniz.
BİR ŞAİR
Bütün varlığın yegâne varlık sebebi olan Allah’a “Sebep ey!” diye yalvaran bir annenin evladı olan Erdem Bayazıt, şiirlerini de bu adı taşıyan bir kitapta toplamıştı. Yedi Güzel Adam’dan biriydi. Ben kendilerini ta o zamanlarda tanıdım. Sebep Ey’i hep çantamda taşıdım ve öğrencilerime zaman zaman onlardan okudum. Fuzuli’nin o ünlü “Gözüm, canım, efendim, sevdiğim, devletlü sultanım!” mısrası ile boy ölçüşen “Sonra sen gelmelisin dilimin ucuna, adın gelmeli / Adın kurtuluştur ama söylememeliyim / Can kuşum, umudum, canım, sevgilim.” mısralarını es geçemedim.